Bu ay Keşanlı, Ali Destanı ile televizyonda, Kurt uf us Son Durak ivlele sincnıaclci adından söz ettiren BELCİM BİLGİN’in öncelikleri her/aman oğlu Rodin, esi Yılmaz. Ama simdi tam zamanlı anneliğe ara verme ve kamerine odaklanma vakti. Tabii evin minik beyi Rodin in izin verdiği kadar…
Kapak Hikayesi
Kim? Belcim Bilgin Nerede? Galata’dakı Georges Otel’in kış güneşiyle aydınlanan odasında. Neler oldu? Arkadaşlarının, “Ondan daha pozitif bir insana rastlamanız zor” sözünün ne kadar doğru olduğunu anladık. Genelde çekime verilen araların nedeni kahkahalardı…
“Birsele içinde coşkuyla gidiyorsan, yaptığın iş seni çok mutlu ediyorsa bence izleyici de bunu anlıyor ve ortaya harika bir iş çıkıyor.”
Onu pek çoğumuzun tanımasını sağlayan Halıda Sevgitfden sonra, kendi deyimiyle ‘bir role aşık olmayı beklediği’ için televizyonda yer almayan Belcim Bilgin, yüreğini ‘hop’ ettiren Zilha karakteriyle Keşanlı Ali Destanında televizyon kariyerine kaldığı yerden devam ediyor. Bu rolü almasında evrene yolladığı mesajların etkisi ne kadardır bilinmez ama Bilgin, ilk kez Keşanlı Ali Destanı‘nın dizi olaeağmı ve Zilha karakteri için de 16 yaşında birini aradıklarını duyunca, “Bulamayacaklar ve ben Zilha olacağım,” demiş kendine… Aslında bu rolün onun için önemi lise yıllarına dayanıyor. O dönemde okulla Liselerarası Tiyatro Yarışması’da katıldıklarında Bilgin, Zilha’yı oynuyormuş. Ve şimdilerde eski aşkına yeniden kavuşmuş gibi hissediyor kendini… Tabii yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın olması, diziyi Özen Yula’nın yazması ve rol arkadaşının da Nejat İşler olması keyfini bir kat daha artırıyor Bilginin…
İlk bölümü izler izlemez çift olarak Nejat İşlerle aralarında güzel bir çekim oluştuğu hissediliyor hemen. Evet. bu ikilinin kimyaları, izleyiciyi bir aşk yaşadıklarına inandıracak kadar tutmuş. “Nejat. Ali’yi çok iyi oynadığı için ben de onun karşısında rolümü yüksetmek için uğraşıyorum. İyi anlaşıyoruz,” diyor Bilgin.
Anlatırken heyecanı yüzüne yansıyor zaten. Gözleri parlıyor. Cam çaydanlıkta demlenen bitki çayından bir fincan koyarken, aslında bu diziyle işinin başına dönmesinin önün için önemli bir dönem noktası olduğunu söylüyor.
Son yıllarda bir televizyon projesinde yer almamasının neden-lerinden en önemlisi iki yaşına yaklaşan oğlu Rodin’i bırakmak-tan ve ev düzenini bozmaktan çekinmekmiş Bilgin’in. “Anne olmak vicdan azabı çekmek demek. Eğer bu kadar sevdiğim bir iş için evden ayrılıyor olmasaydım vicdan azabına katlanmak zor olabilirdi,” derken setten geldikten sonra ne kadar yorgun olursa olsun sabah 6’da kalkıp Rodin’le oynadığım, uyumak yerine bir-likte vakit geçirmeye çalıştığını ve üstelik bunu yaparken hiç de yorgunluk hissetmediğini keyifle anlatıyor Bilgin. Bunun nede-nini iki aşkı bir arada yaşamının getirdiği adrenalinle açıklıyor.
Bu arada bir yandan dizi devam ederken diğer yandan bu ay 6 Ocak’ta vizyona giren Kurtuluş Son Durak isimli filmde de izle-yeceğiz Bilgin’i. Pek çok seyirci Aşk Tesadüfleri Sever‘deki aşk hikayesinin yarattığı üzüntüyü daha üzerinden atamamışken yeni bir aşk hikayesi daha mı yoksa? “Hayır, bu kez daha sosyal içerikli bir film. Şiddete maruz kalan kadınları anlatıyor filmimiz,” diye başlıyor konuşmaya. Barış Pirhasan’ın oğlu Yusuf Pirhasan’ın ilk filmi olan Kurtuluş Son Durak, sürreal bir hikaye: Bir gün de kadınların sabrı taşarsa neler yaparlar? diye soruyor izleyicisine. Bir apartmanın kadınlarının hikayesi bu. Demet Akbağ, Nihal Yalçın. Ayten Soykök, Damla Sönmez filmin diğer oyuncuları. “Kadınlar filmimizi izleyip çıktıklarında, değiştiremedikleri hayatları üzerine bir kez daha düşünseler, yapamadıklarını yapmaya cesaret etseler ne güzel olur. Bu konunun biraz daha fazla konuşulmasına katkımız olsa bile yeter,” diyor.
Karşımızda ateşli bir şekilde konuşan bu güzel oyuncunun InStylela ilk kez kapak olmasının üzerinden neredeyse dört yıl geçmiş. O dönemde eşi Yılmaz Erdoğan’la yeni evliydi; Paris’ten İstanbul’a yeni taşınmış ve Hatırla Sevgili‘nin kadrosuna yeni katılmıştı… Hayatla ilgili pek çok planını anlatırken, hem mesleğini hem de ailesini ihmal etmek istemediğini söylemiş, hayata pembe gözlüklerle bakmak istediğini özellikle hissettirmişti bize. Niyeti hayatını akışına bırakmaktı. Neredeyse dört yıl sonra karşılaştığımız Bilgin, o dönemde dediği gibi işi konusunda seçici davranırken bir yandan da anne olmuş durumda. “Tek ölçüm içimin sesini dinlemek ve içindeki bulunacağım işler için kalbimin çarpması. Elbette hayalleri oluyor insanın ama seçtiği yolda ilerlemek çok önemli. O zamanki naif olamıyorum, çok daha realistim, daha olgunum. Hayallerim cihetteki var ama bu hayallerin benim hayattan zevk almamı engelleyecek şeylere dönüşmesine izin vermiyorum. Gereksiz hırsların hayatımı cehenneme çevirmesini istemiyorum,” diyor.
O bu kadar sakin ilerlemek isterken hayat önüne gerçekten iyi işleri getiriyor. Kimi gerçekleşiyor kimi ise hayallerde kalıyor. Örnek mi? Mesela çok çok istediği ve severek kabul ettiği Keşanlı Ali Destanı‘ya ‘evet’ dedikten kısa bir süre sonra ABD’den aldığı dizi teklifine, ‘Hayır,’ demek zorunda kalması… “Dört ay için ABD’ye gitmem gerekecekti, ‘Bavulunu topla gel.’ dediler. Ama nasıl gideyim Keşanlı Ali’ye başlamıştım bile. Ve Zilha’yı çok çok istemiştim. Başka teklifler de gelir diyerek geride bıraktım ABD hikayesini,” derken azıcık da utangaç bir tavır içinde.
Gelelim Rodin Bey eve geldikten sonra hayatlarının nasıl değiştiğine… “Annenin hamilelik sürecinin bebeği de etkiledi-ğini kendi gözlerimle gördüm. Ben çok sakin bir hamilelik geçir-dim. İçimde bir canlının büyüdüğünün farkında olarak, müziğe, yemeğe, spora, gezmeye, yani her şeye vakit ayırdım. Rodin de doğduğundan itibaren çok sakin bir bebek oldu. Ama onu kucağıma aldığım anda hissettiğim sorumluluk duygusuyla başa çık-mayı öğrenmek biraz zamanımı aldı.”
Kız arkadaş grubunda ilk evlenen ve ilk anne olan Bilgin, Rodin’i doğruduğu gün hastane odasında yatarken kız arkadaşlarının onu ziyarete geldikleri anı hiç unutamadığını söylüyor, “Ben yatıyorum, Rodin’de yanı başımda. İçeriye beş kız arkadaşım girdi. Cumartesi gecesiydi. Hepsi makyaj yapmış, saçlar yapılı, mini etekler üzerlerinde. Belli ki bir yerlere gidilecek, gitmeden bana hastaneye uğramışlar. ‘Belcim, çok tatlı görünüyor,’ diyorlar ama gözlerinde, ‘Ah bu şimdi ne yapacak?’ ifadesi… Öptüler ve gittiler. O anda büyük bir değişim yaşadığımı fark ettim.”
Rodin’in doğumunun ardından Bilginin Ankara’da yaşayan anne ve babası İstanbul’a taşınmış. Rodin’in dadısı doğumdan aylar önce katılmış aralarına. El birliğiyle yeni bir düzen oluşturmuşlar evde. İki yaşına gelen küçük bey, artık evin tek patronu. Yılmaz Erdoğan’ın çalışma odasının önüne bir kapı eklenmiş o yürüdükten sonra. Kalabalık bir evde büyüyeceği gerçeğine alıştırmak için ilk günden bir müzik sesiyle tanışması sağlanmış. Şimdi ne kadar ses olursa olsun uyuyabiliyor. Onunla gittikleri yaz tatilleri, hafta sonlarının her dakikası paha biçile-mez… Şarkı söylemeye bayılıyor minik adam. Tıpkı Bilgin’in dört yaşma kadar ki saçları gibi Rodin’inkiler de sapsarı. Yakın tarihte Levent’te Fransızca bir yuvaya da başlamış.
Her şey masal gibi ama bir süre için Rodin’e yem bir kardeş gelmeyecek. Çünkü şimdilerde sırada kariyerini ve kendini biraz daha şekillendirmek var gündemde. Çoktan başlamış bile. Zaten hamilelik kilolarını dert etmeyerek kısa sürede veren, harika görünen biri olarak anlatıyor bunları.
Zilha rolüne büriininenin bir de kötü etkisi olmuş ona. Alışverişten uzak durmaya başlamış Bilgin, “Normalde bir detaya ya da döneme takar dolabımı onlarla doldururum. Severim çünkü alışverişi. Ama dizi başladığından beri hep Zilha’nın kıyatetleriyleyim. Sete giderken bir jean bir kazak giyiyorum, sonra sette tüm gün Zilha’yım zaten. Alışverişe de hiç zaman kalmıyor.”
Bu yoğunluk arasında, arada bir de Monica Belluci’ye ev sahipliği yaptığı hatırlatıldığı zaman bir kahkaha atıyor. “Hayat gerçekten de çok acayip. Ben Monica Belluci’yi çok beğenirdim. İranlı yönetmen Behman Ghobadi ise uzun zamandır arkadaşım. Onun Türkiye’de Gergedanın Son Şiinm çekeceği belli olduktan sonra tüm desteğimle yürütücü yapımcılardan biri ola-rak yanındaydım. Filmin hem önünde hem arkasında çalıştım. İleride yapmayı isterim böyle bir işi de. Hem Behman hem de Monica ayrı hir tecrübeydi. Monica ile ilgili şunu anladım ki hiç-bir şe tesadüf değil. Çok zeki, entellektücl, güzel… Monica Belluci dediğimiz zaman akla gelen her şeyin hakkını veriyor.”
Gergedanın Son Şiiri‘ni yönetmeni önce Cannes’a yollamak istiyor. Ve sonrasında vizyona girmesi planlanıyor. O zaman Bilgine ufukta bir kez daha Canncs yolu görünüyor… Zaten Cannes’ın yabancısı değil. 2006 yılında Hiner SaJeem’in Sıfır Kilometre filmindeki rolüyle Cannes’a giden güzel oyuncu geçen yıl da. bu kez de Nuri Bilgenin Bir Zamanlar Anadolu filmiyle Cannes’da yanşan eşi Yılmaz Erdoğan’a eşlik etmek için bir kez daha kırmızı halıdaydı. Özellikle geçen mayıs ayındaki tec-rübeyi anlatırken sanki o anları yeniden yaşıyor. “Film çok iyiydi. İzlerken, Allahım bu filmi bir Türk yönetmen çekmiş ve üste¬lik bir de benim kocam oynuyor,’ düşünceleriyle gurur duydum. Filmi izlediğimde kalın, derin ve çok keyifli bir roman doy¬gunluğunu hissettim. Festival de haklarını verdi zaten,” diyor. Cannes 2011 macerasının en keyifli anlardan biri de son gün filmin partisinde Robert de Niro, Jude Law gibi Hollywood ünlülerinin yanlarına gelip ekibi tebrik etmesi olmuş. “Gerçek bir milli coşku yaşıyor insan. Şimdi Oscar yolcusu ola¬cak…” deyip ekliyor, “Bence şansı gerçekten çok yüksek.”
Geçen mayısta eşine eşlik ettiği için kırmızı halı için daha sade olmayı tercih eden Bilgin 2006’da gala gecesi giyeceği elbiseyi seçme aşamasında odasına modacılardan gelen kartları hatırla-yınca, keyfi iyice artıyor. Hatta seçtiği Galliano elbiseyi aynı anda bir Hollyvvood ünlüsü (adı onda saklı) istediği halde ünlü modacının ona yollaması da keyfini katmerlemiş. Daha o kadar genç ki pek çok festival daha yaşayacağı muhakkak… Şimdiden evrene yeni bir istek daha yollamak gerek… Belli mi olur?»
ONUN İÇİN NELER SÖYLEDİLER?
Çağan Irmak (yönetmen)
“Çalışması keyifli bir oyuncu. Çok pozitif ve yürekli. Kendisi hep neşeli olduğu gibi yönetmenine de moral vermeyi biliyor. Yaptığı işi sevdiği gözlerinden okunuyor.”
İrem Şentürk (arkadaşı)
“Enerjisi her türlü elektronik aleti boz-maya, yetenekleri herkesi heyecanlan-dırmaya, dostluğu onu tanıdığım 15 yıla keyifle bakmama sebep olmuştur.”
Rejin Aslı Polat (modacı)
“O kadar içten ve samimi bir kız ki! iyilik akar suratına baktığınızda. Coşkusu sizi de coşkulandırır. Bütün duyguları dolu dolu yaşar. Her zaman candandır. Böyle çok az insan vardır çevrede. Bu yüzden Belcim benim için çok kıymetlidir.”
Bu ay Keşanlı, Ali Destanı ile televizyonda, Kurt uf us Son Durak ivlele sincnıaclci adından söz ettiren BELCİM BİLGİN’in öncelikleri her/aman oğlu Rodin, esi Yılmaz. Ama simdi tam zamanlı anneliğe ara verme ve kamerine odaklanma vakti. Tabii evin minik beyi Rodin in izin verdiği kadar…
Kapak Hikayesi
Kim? Belcim Bilgin Nerede? Galata’dakı Georges Otel’in kış güneşiyle aydınlanan odasında. Neler oldu? Arkadaşlarının, “Ondan daha pozitif bir insana rastlamanız zor” sözünün ne kadar doğru olduğunu anladık. Genelde çekime verilen araların nedeni kahkahalardı…
“Birsele içinde coşkuyla gidiyorsan, yaptığın iş seni çok mutlu ediyorsa bence izleyici de bunu anlıyor ve ortaya harika bir iş çıkıyor.”
Onu pek çoğumuzun tanımasını sağlayan Halıda Sevgitfden sonra, kendi deyimiyle ‘bir role aşık olmayı beklediği’ için televizyonda yer almayan Belcim Bilgin, yüreğini ‘hop’ ettiren Zilha karakteriyle Keşanlı Ali Destanında televizyon kariyerine kaldığı yerden devam ediyor. Bu rolü almasında evrene yolladığı mesajların etkisi ne kadardır bilinmez ama Bilgin, ilk kez Keşanlı Ali Destanı‘nın dizi olaeağmı ve Zilha karakteri için de 16 yaşında birini aradıklarını duyunca, “Bulamayacaklar ve ben Zilha olacağım,” demiş kendine… Aslında bu rolün onun için önemi lise yıllarına dayanıyor. O dönemde okulla Liselerarası Tiyatro Yarışması’da katıldıklarında Bilgin, Zilha’yı oynuyormuş. Ve şimdilerde eski aşkına yeniden kavuşmuş gibi hissediyor kendini… Tabii yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın olması, diziyi Özen Yula’nın yazması ve rol arkadaşının da Nejat İşler olması keyfini bir kat daha artırıyor Bilginin…
İlk bölümü izler izlemez çift olarak Nejat İşlerle aralarında güzel bir çekim oluştuğu hissediliyor hemen. Evet. bu ikilinin kimyaları, izleyiciyi bir aşk yaşadıklarına inandıracak kadar tutmuş. “Nejat. Ali’yi çok iyi oynadığı için ben de onun karşısında rolümü yüksetmek için uğraşıyorum. İyi anlaşıyoruz,” diyor Bilgin.
Anlatırken heyecanı yüzüne yansıyor zaten. Gözleri parlıyor. Cam çaydanlıkta demlenen bitki çayından bir fincan koyarken, aslında bu diziyle işinin başına dönmesinin önün için önemli bir dönem noktası olduğunu söylüyor.
Son yıllarda bir televizyon projesinde yer almamasının neden-lerinden en önemlisi iki yaşına yaklaşan oğlu Rodin’i bırakmak-tan ve ev düzenini bozmaktan çekinmekmiş Bilgin’in. “Anne olmak vicdan azabı çekmek demek. Eğer bu kadar sevdiğim bir iş için evden ayrılıyor olmasaydım vicdan azabına katlanmak zor olabilirdi,” derken setten geldikten sonra ne kadar yorgun olursa olsun sabah 6’da kalkıp Rodin’le oynadığım, uyumak yerine bir-likte vakit geçirmeye çalıştığını ve üstelik bunu yaparken hiç de yorgunluk hissetmediğini keyifle anlatıyor Bilgin. Bunun nede-nini iki aşkı bir arada yaşamının getirdiği adrenalinle açıklıyor.
Bu arada bir yandan dizi devam ederken diğer yandan bu ay 6 Ocak’ta vizyona giren Kurtuluş Son Durak isimli filmde de izle-yeceğiz Bilgin’i. Pek çok seyirci Aşk Tesadüfleri Sever‘deki aşk hikayesinin yarattığı üzüntüyü daha üzerinden atamamışken yeni bir aşk hikayesi daha mı yoksa? “Hayır, bu kez daha sosyal içerikli bir film. Şiddete maruz kalan kadınları anlatıyor filmimiz,” diye başlıyor konuşmaya. Barış Pirhasan’ın oğlu Yusuf Pirhasan’ın ilk filmi olan Kurtuluş Son Durak, sürreal bir hikaye: Bir gün de kadınların sabrı taşarsa neler yaparlar? diye soruyor izleyicisine. Bir apartmanın kadınlarının hikayesi bu. Demet Akbağ, Nihal Yalçın. Ayten Soykök, Damla Sönmez filmin diğer oyuncuları. “Kadınlar filmimizi izleyip çıktıklarında, değiştiremedikleri hayatları üzerine bir kez daha düşünseler, yapamadıklarını yapmaya cesaret etseler ne güzel olur. Bu konunun biraz daha fazla konuşulmasına katkımız olsa bile yeter,” diyor.
Karşımızda ateşli bir şekilde konuşan bu güzel oyuncunun InStylela ilk kez kapak olmasının üzerinden neredeyse dört yıl geçmiş. O dönemde eşi Yılmaz Erdoğan’la yeni evliydi; Paris’ten İstanbul’a yeni taşınmış ve Hatırla Sevgili‘nin kadrosuna yeni katılmıştı… Hayatla ilgili pek çok planını anlatırken, hem mesleğini hem de ailesini ihmal etmek istemediğini söylemiş, hayata pembe gözlüklerle bakmak istediğini özellikle hissettirmişti bize. Niyeti hayatını akışına bırakmaktı. Neredeyse dört yıl sonra karşılaştığımız Bilgin, o dönemde dediği gibi işi konusunda seçici davranırken bir yandan da anne olmuş durumda. “Tek ölçüm içimin sesini dinlemek ve içindeki bulunacağım işler için kalbimin çarpması. Elbette hayalleri oluyor insanın ama seçtiği yolda ilerlemek çok önemli. O zamanki naif olamıyorum, çok daha realistim, daha olgunum. Hayallerim cihetteki var ama bu hayallerin benim hayattan zevk almamı engelleyecek şeylere dönüşmesine izin vermiyorum. Gereksiz hırsların hayatımı cehenneme çevirmesini istemiyorum,” diyor.
O bu kadar sakin ilerlemek isterken hayat önüne gerçekten iyi işleri getiriyor. Kimi gerçekleşiyor kimi ise hayallerde kalıyor. Örnek mi? Mesela çok çok istediği ve severek kabul ettiği Keşanlı Ali Destanı‘ya ‘evet’ dedikten kısa bir süre sonra ABD’den aldığı dizi teklifine, ‘Hayır,’ demek zorunda kalması… “Dört ay için ABD’ye gitmem gerekecekti, ‘Bavulunu topla gel.’ dediler. Ama nasıl gideyim Keşanlı Ali’ye başlamıştım bile. Ve Zilha’yı çok çok istemiştim. Başka teklifler de gelir diyerek geride bıraktım ABD hikayesini,” derken azıcık da utangaç bir tavır içinde.
Gelelim Rodin Bey eve geldikten sonra hayatlarının nasıl değiştiğine… “Annenin hamilelik sürecinin bebeği de etkiledi-ğini kendi gözlerimle gördüm. Ben çok sakin bir hamilelik geçir-dim. İçimde bir canlının büyüdüğünün farkında olarak, müziğe, yemeğe, spora, gezmeye, yani her şeye vakit ayırdım. Rodin de doğduğundan itibaren çok sakin bir bebek oldu. Ama onu kucağıma aldığım anda hissettiğim sorumluluk duygusuyla başa çık-mayı öğrenmek biraz zamanımı aldı.”
Kız arkadaş grubunda ilk evlenen ve ilk anne olan Bilgin, Rodin’i doğruduğu gün hastane odasında yatarken kız arkadaşlarının onu ziyarete geldikleri anı hiç unutamadığını söylüyor, “Ben yatıyorum, Rodin’de yanı başımda. İçeriye beş kız arkadaşım girdi. Cumartesi gecesiydi. Hepsi makyaj yapmış, saçlar yapılı, mini etekler üzerlerinde. Belli ki bir yerlere gidilecek, gitmeden bana hastaneye uğramışlar. ‘Belcim, çok tatlı görünüyor,’ diyorlar ama gözlerinde, ‘Ah bu şimdi ne yapacak?’ ifadesi… Öptüler ve gittiler. O anda büyük bir değişim yaşadığımı fark ettim.”
Rodin’in doğumunun ardından Bilginin Ankara’da yaşayan anne ve babası İstanbul’a taşınmış. Rodin’in dadısı doğumdan aylar önce katılmış aralarına. El birliğiyle yeni bir düzen oluşturmuşlar evde. İki yaşına gelen küçük bey, artık evin tek patronu. Yılmaz Erdoğan’ın çalışma odasının önüne bir kapı eklenmiş o yürüdükten sonra. Kalabalık bir evde büyüyeceği gerçeğine alıştırmak için ilk günden bir müzik sesiyle tanışması sağlanmış. Şimdi ne kadar ses olursa olsun uyuyabiliyor. Onunla gittikleri yaz tatilleri, hafta sonlarının her dakikası paha biçile-mez… Şarkı söylemeye bayılıyor minik adam. Tıpkı Bilgin’in dört yaşma kadar ki saçları gibi Rodin’inkiler de sapsarı. Yakın tarihte Levent’te Fransızca bir yuvaya da başlamış.
Her şey masal gibi ama bir süre için Rodin’e yem bir kardeş gelmeyecek. Çünkü şimdilerde sırada kariyerini ve kendini biraz daha şekillendirmek var gündemde. Çoktan başlamış bile. Zaten hamilelik kilolarını dert etmeyerek kısa sürede veren, harika görünen biri olarak anlatıyor bunları.
Zilha rolüne büriininenin bir de kötü etkisi olmuş ona. Alışverişten uzak durmaya başlamış Bilgin, “Normalde bir detaya ya da döneme takar dolabımı onlarla doldururum. Severim çünkü alışverişi. Ama dizi başladığından beri hep Zilha’nın kıyatetleriyleyim. Sete giderken bir jean bir kazak giyiyorum, sonra sette tüm gün Zilha’yım zaten. Alışverişe de hiç zaman kalmıyor.”
Bu yoğunluk arasında, arada bir de Monica Belluci’ye ev sahipliği yaptığı hatırlatıldığı zaman bir kahkaha atıyor. “Hayat gerçekten de çok acayip. Ben Monica Belluci’yi çok beğenirdim. İranlı yönetmen Behman Ghobadi ise uzun zamandır arkadaşım. Onun Türkiye’de Gergedanın Son Şiinm çekeceği belli olduktan sonra tüm desteğimle yürütücü yapımcılardan biri ola-rak yanındaydım. Filmin hem önünde hem arkasında çalıştım. İleride yapmayı isterim böyle bir işi de. Hem Behman hem de Monica ayrı hir tecrübeydi. Monica ile ilgili şunu anladım ki hiç-bir şe tesadüf değil. Çok zeki, entellektücl, güzel… Monica Belluci dediğimiz zaman akla gelen her şeyin hakkını veriyor.”
Gergedanın Son Şiiri‘ni yönetmeni önce Cannes’a yollamak istiyor. Ve sonrasında vizyona girmesi planlanıyor. O zaman Bilgine ufukta bir kez daha Canncs yolu görünüyor… Zaten Cannes’ın yabancısı değil. 2006 yılında Hiner SaJeem’in Sıfır Kilometre filmindeki rolüyle Cannes’a giden güzel oyuncu geçen yıl da. bu kez de Nuri Bilgenin Bir Zamanlar Anadolu filmiyle Cannes’da yanşan eşi Yılmaz Erdoğan’a eşlik etmek için bir kez daha kırmızı halıdaydı. Özellikle geçen mayıs ayındaki tec-rübeyi anlatırken sanki o anları yeniden yaşıyor. “Film çok iyiydi. İzlerken, Allahım bu filmi bir Türk yönetmen çekmiş ve üste¬lik bir de benim kocam oynuyor,’ düşünceleriyle gurur duydum. Filmi izlediğimde kalın, derin ve çok keyifli bir roman doy¬gunluğunu hissettim. Festival de haklarını verdi zaten,” diyor. Cannes 2011 macerasının en keyifli anlardan biri de son gün filmin partisinde Robert de Niro, Jude Law gibi Hollywood ünlülerinin yanlarına gelip ekibi tebrik etmesi olmuş. “Gerçek bir milli coşku yaşıyor insan. Şimdi Oscar yolcusu ola¬cak…” deyip ekliyor, “Bence şansı gerçekten çok yüksek.”
Geçen mayısta eşine eşlik ettiği için kırmızı halı için daha sade olmayı tercih eden Bilgin 2006’da gala gecesi giyeceği elbiseyi seçme aşamasında odasına modacılardan gelen kartları hatırla-yınca, keyfi iyice artıyor. Hatta seçtiği Galliano elbiseyi aynı anda bir Hollyvvood ünlüsü (adı onda saklı) istediği halde ünlü modacının ona yollaması da keyfini katmerlemiş. Daha o kadar genç ki pek çok festival daha yaşayacağı muhakkak… Şimdiden evrene yeni bir istek daha yollamak gerek… Belli mi olur?»
ONUN İÇİN NELER SÖYLEDİLER?
Çağan Irmak (yönetmen)
“Çalışması keyifli bir oyuncu. Çok pozitif ve yürekli. Kendisi hep neşeli olduğu gibi yönetmenine de moral vermeyi biliyor. Yaptığı işi sevdiği gözlerinden okunuyor.”
İrem Şentürk (arkadaşı)
“Enerjisi her türlü elektronik aleti boz-maya, yetenekleri herkesi heyecanlan-dırmaya, dostluğu onu tanıdığım 15 yıla keyifle bakmama sebep olmuştur.”
Rejin Aslı Polat (modacı)
“O kadar içten ve samimi bir kız ki! iyilik akar suratına baktığınızda. Coşkusu sizi de coşkulandırır. Bütün duyguları dolu dolu yaşar. Her zaman candandır. Böyle çok az insan vardır çevrede. Bu yüzden Belcim benim için çok kıymetlidir.”
Bu ay Keşanlı, Ali Destanı ile televizyonda, Kurt uf us Son Durak ivlele sincnıaclci adından söz ettiren BELCİM BİLGİN’in öncelikleri her/aman oğlu Rodin, esi Yılmaz. Ama simdi tam zamanlı anneliğe ara verme ve kamerine odaklanma vakti. Tabii evin minik beyi Rodin in izin verdiği kadar…
Kapak Hikayesi
Kim? Belcim Bilgin Nerede? Galata’dakı Georges Otel’in kış güneşiyle aydınlanan odasında. Neler oldu? Arkadaşlarının, “Ondan daha pozitif bir insana rastlamanız zor” sözünün ne kadar doğru olduğunu anladık. Genelde çekime verilen araların nedeni kahkahalardı…
“Birsele içinde coşkuyla gidiyorsan, yaptığın iş seni çok mutlu ediyorsa bence izleyici de bunu anlıyor ve ortaya harika bir iş çıkıyor.”
Onu pek çoğumuzun tanımasını sağlayan Halıda Sevgitfden sonra, kendi deyimiyle ‘bir role aşık olmayı beklediği’ için televizyonda yer almayan Belcim Bilgin, yüreğini ‘hop’ ettiren Zilha karakteriyle Keşanlı Ali Destanında televizyon kariyerine kaldığı yerden devam ediyor. Bu rolü almasında evrene yolladığı mesajların etkisi ne kadardır bilinmez ama Bilgin, ilk kez Keşanlı Ali Destanı‘nın dizi olaeağmı ve Zilha karakteri için de 16 yaşında birini aradıklarını duyunca, “Bulamayacaklar ve ben Zilha olacağım,” demiş kendine… Aslında bu rolün onun için önemi lise yıllarına dayanıyor. O dönemde okulla Liselerarası Tiyatro Yarışması’da katıldıklarında Bilgin, Zilha’yı oynuyormuş. Ve şimdilerde eski aşkına yeniden kavuşmuş gibi hissediyor kendini… Tabii yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın olması, diziyi Özen Yula’nın yazması ve rol arkadaşının da Nejat İşler olması keyfini bir kat daha artırıyor Bilginin…
İlk bölümü izler izlemez çift olarak Nejat İşlerle aralarında güzel bir çekim oluştuğu hissediliyor hemen. Evet. bu ikilinin kimyaları, izleyiciyi bir aşk yaşadıklarına inandıracak kadar tutmuş. “Nejat. Ali’yi çok iyi oynadığı için ben de onun karşısında rolümü yüksetmek için uğraşıyorum. İyi anlaşıyoruz,” diyor Bilgin.
Anlatırken heyecanı yüzüne yansıyor zaten. Gözleri parlıyor. Cam çaydanlıkta demlenen bitki çayından bir fincan koyarken, aslında bu diziyle işinin başına dönmesinin önün için önemli bir dönem noktası olduğunu söylüyor.
Son yıllarda bir televizyon projesinde yer almamasının neden-lerinden en önemlisi iki yaşına yaklaşan oğlu Rodin’i bırakmak-tan ve ev düzenini bozmaktan çekinmekmiş Bilgin’in. “Anne olmak vicdan azabı çekmek demek. Eğer bu kadar sevdiğim bir iş için evden ayrılıyor olmasaydım vicdan azabına katlanmak zor olabilirdi,” derken setten geldikten sonra ne kadar yorgun olursa olsun sabah 6’da kalkıp Rodin’le oynadığım, uyumak yerine bir-likte vakit geçirmeye çalıştığını ve üstelik bunu yaparken hiç de yorgunluk hissetmediğini keyifle anlatıyor Bilgin. Bunun nede-nini iki aşkı bir arada yaşamının getirdiği adrenalinle açıklıyor.
Bu arada bir yandan dizi devam ederken diğer yandan bu ay 6 Ocak’ta vizyona giren Kurtuluş Son Durak isimli filmde de izle-yeceğiz Bilgin’i. Pek çok seyirci Aşk Tesadüfleri Sever‘deki aşk hikayesinin yarattığı üzüntüyü daha üzerinden atamamışken yeni bir aşk hikayesi daha mı yoksa? “Hayır, bu kez daha sosyal içerikli bir film. Şiddete maruz kalan kadınları anlatıyor filmimiz,” diye başlıyor konuşmaya. Barış Pirhasan’ın oğlu Yusuf Pirhasan’ın ilk filmi olan Kurtuluş Son Durak, sürreal bir hikaye: Bir gün de kadınların sabrı taşarsa neler yaparlar? diye soruyor izleyicisine. Bir apartmanın kadınlarının hikayesi bu. Demet Akbağ, Nihal Yalçın. Ayten Soykök, Damla Sönmez filmin diğer oyuncuları. “Kadınlar filmimizi izleyip çıktıklarında, değiştiremedikleri hayatları üzerine bir kez daha düşünseler, yapamadıklarını yapmaya cesaret etseler ne güzel olur. Bu konunun biraz daha fazla konuşulmasına katkımız olsa bile yeter,” diyor.
Karşımızda ateşli bir şekilde konuşan bu güzel oyuncunun InStylela ilk kez kapak olmasının üzerinden neredeyse dört yıl geçmiş. O dönemde eşi Yılmaz Erdoğan’la yeni evliydi; Paris’ten İstanbul’a yeni taşınmış ve Hatırla Sevgili‘nin kadrosuna yeni katılmıştı… Hayatla ilgili pek çok planını anlatırken, hem mesleğini hem de ailesini ihmal etmek istemediğini söylemiş, hayata pembe gözlüklerle bakmak istediğini özellikle hissettirmişti bize. Niyeti hayatını akışına bırakmaktı. Neredeyse dört yıl sonra karşılaştığımız Bilgin, o dönemde dediği gibi işi konusunda seçici davranırken bir yandan da anne olmuş durumda. “Tek ölçüm içimin sesini dinlemek ve içindeki bulunacağım işler için kalbimin çarpması. Elbette hayalleri oluyor insanın ama seçtiği yolda ilerlemek çok önemli. O zamanki naif olamıyorum, çok daha realistim, daha olgunum. Hayallerim cihetteki var ama bu hayallerin benim hayattan zevk almamı engelleyecek şeylere dönüşmesine izin vermiyorum. Gereksiz hırsların hayatımı cehenneme çevirmesini istemiyorum,” diyor.
O bu kadar sakin ilerlemek isterken hayat önüne gerçekten iyi işleri getiriyor. Kimi gerçekleşiyor kimi ise hayallerde kalıyor. Örnek mi? Mesela çok çok istediği ve severek kabul ettiği Keşanlı Ali Destanı‘ya ‘evet’ dedikten kısa bir süre sonra ABD’den aldığı dizi teklifine, ‘Hayır,’ demek zorunda kalması… “Dört ay için ABD’ye gitmem gerekecekti, ‘Bavulunu topla gel.’ dediler. Ama nasıl gideyim Keşanlı Ali’ye başlamıştım bile. Ve Zilha’yı çok çok istemiştim. Başka teklifler de gelir diyerek geride bıraktım ABD hikayesini,” derken azıcık da utangaç bir tavır içinde.
Gelelim Rodin Bey eve geldikten sonra hayatlarının nasıl değiştiğine… “Annenin hamilelik sürecinin bebeği de etkiledi-ğini kendi gözlerimle gördüm. Ben çok sakin bir hamilelik geçir-dim. İçimde bir canlının büyüdüğünün farkında olarak, müziğe, yemeğe, spora, gezmeye, yani her şeye vakit ayırdım. Rodin de doğduğundan itibaren çok sakin bir bebek oldu. Ama onu kucağıma aldığım anda hissettiğim sorumluluk duygusuyla başa çık-mayı öğrenmek biraz zamanımı aldı.”
Kız arkadaş grubunda ilk evlenen ve ilk anne olan Bilgin, Rodin’i doğruduğu gün hastane odasında yatarken kız arkadaşlarının onu ziyarete geldikleri anı hiç unutamadığını söylüyor, “Ben yatıyorum, Rodin’de yanı başımda. İçeriye beş kız arkadaşım girdi. Cumartesi gecesiydi. Hepsi makyaj yapmış, saçlar yapılı, mini etekler üzerlerinde. Belli ki bir yerlere gidilecek, gitmeden bana hastaneye uğramışlar. ‘Belcim, çok tatlı görünüyor,’ diyorlar ama gözlerinde, ‘Ah bu şimdi ne yapacak?’ ifadesi… Öptüler ve gittiler. O anda büyük bir değişim yaşadığımı fark ettim.”
Rodin’in doğumunun ardından Bilginin Ankara’da yaşayan anne ve babası İstanbul’a taşınmış. Rodin’in dadısı doğumdan aylar önce katılmış aralarına. El birliğiyle yeni bir düzen oluşturmuşlar evde. İki yaşına gelen küçük bey, artık evin tek patronu. Yılmaz Erdoğan’ın çalışma odasının önüne bir kapı eklenmiş o yürüdükten sonra. Kalabalık bir evde büyüyeceği gerçeğine alıştırmak için ilk günden bir müzik sesiyle tanışması sağlanmış. Şimdi ne kadar ses olursa olsun uyuyabiliyor. Onunla gittikleri yaz tatilleri, hafta sonlarının her dakikası paha biçile-mez… Şarkı söylemeye bayılıyor minik adam. Tıpkı Bilgin’in dört yaşma kadar ki saçları gibi Rodin’inkiler de sapsarı. Yakın tarihte Levent’te Fransızca bir yuvaya da başlamış.
Her şey masal gibi ama bir süre için Rodin’e yem bir kardeş gelmeyecek. Çünkü şimdilerde sırada kariyerini ve kendini biraz daha şekillendirmek var gündemde. Çoktan başlamış bile. Zaten hamilelik kilolarını dert etmeyerek kısa sürede veren, harika görünen biri olarak anlatıyor bunları.
Zilha rolüne büriininenin bir de kötü etkisi olmuş ona. Alışverişten uzak durmaya başlamış Bilgin, “Normalde bir detaya ya da döneme takar dolabımı onlarla doldururum. Severim çünkü alışverişi. Ama dizi başladığından beri hep Zilha’nın kıyatetleriyleyim. Sete giderken bir jean bir kazak giyiyorum, sonra sette tüm gün Zilha’yım zaten. Alışverişe de hiç zaman kalmıyor.”
Bu yoğunluk arasında, arada bir de Monica Belluci’ye ev sahipliği yaptığı hatırlatıldığı zaman bir kahkaha atıyor. “Hayat gerçekten de çok acayip. Ben Monica Belluci’yi çok beğenirdim. İranlı yönetmen Behman Ghobadi ise uzun zamandır arkadaşım. Onun Türkiye’de Gergedanın Son Şiinm çekeceği belli olduktan sonra tüm desteğimle yürütücü yapımcılardan biri ola-rak yanındaydım. Filmin hem önünde hem arkasında çalıştım. İleride yapmayı isterim böyle bir işi de. Hem Behman hem de Monica ayrı hir tecrübeydi. Monica ile ilgili şunu anladım ki hiç-bir şe tesadüf değil. Çok zeki, entellektücl, güzel… Monica Belluci dediğimiz zaman akla gelen her şeyin hakkını veriyor.”
Gergedanın Son Şiiri‘ni yönetmeni önce Cannes’a yollamak istiyor. Ve sonrasında vizyona girmesi planlanıyor. O zaman Bilgine ufukta bir kez daha Canncs yolu görünüyor… Zaten Cannes’ın yabancısı değil. 2006 yılında Hiner SaJeem’in Sıfır Kilometre filmindeki rolüyle Cannes’a giden güzel oyuncu geçen yıl da. bu kez de Nuri Bilgenin Bir Zamanlar Anadolu filmiyle Cannes’da yanşan eşi Yılmaz Erdoğan’a eşlik etmek için bir kez daha kırmızı halıdaydı. Özellikle geçen mayıs ayındaki tec-rübeyi anlatırken sanki o anları yeniden yaşıyor. “Film çok iyiydi. İzlerken, Allahım bu filmi bir Türk yönetmen çekmiş ve üste¬lik bir de benim kocam oynuyor,’ düşünceleriyle gurur duydum. Filmi izlediğimde kalın, derin ve çok keyifli bir roman doy¬gunluğunu hissettim. Festival de haklarını verdi zaten,” diyor. Cannes 2011 macerasının en keyifli anlardan biri de son gün filmin partisinde Robert de Niro, Jude Law gibi Hollywood ünlülerinin yanlarına gelip ekibi tebrik etmesi olmuş. “Gerçek bir milli coşku yaşıyor insan. Şimdi Oscar yolcusu ola¬cak…” deyip ekliyor, “Bence şansı gerçekten çok yüksek.”
Geçen mayısta eşine eşlik ettiği için kırmızı halı için daha sade olmayı tercih eden Bilgin 2006’da gala gecesi giyeceği elbiseyi seçme aşamasında odasına modacılardan gelen kartları hatırla-yınca, keyfi iyice artıyor. Hatta seçtiği Galliano elbiseyi aynı anda bir Hollyvvood ünlüsü (adı onda saklı) istediği halde ünlü modacının ona yollaması da keyfini katmerlemiş. Daha o kadar genç ki pek çok festival daha yaşayacağı muhakkak… Şimdiden evrene yeni bir istek daha yollamak gerek… Belli mi olur?»
ONUN İÇİN NELER SÖYLEDİLER?
Çağan Irmak (yönetmen)
“Çalışması keyifli bir oyuncu. Çok pozitif ve yürekli. Kendisi hep neşeli olduğu gibi yönetmenine de moral vermeyi biliyor. Yaptığı işi sevdiği gözlerinden okunuyor.”
İrem Şentürk (arkadaşı)
“Enerjisi her türlü elektronik aleti boz-maya, yetenekleri herkesi heyecanlan-dırmaya, dostluğu onu tanıdığım 15 yıla keyifle bakmama sebep olmuştur.”
Rejin Aslı Polat (modacı)
“O kadar içten ve samimi bir kız ki! iyilik akar suratına baktığınızda. Coşkusu sizi de coşkulandırır. Bütün duyguları dolu dolu yaşar. Her zaman candandır. Böyle çok az insan vardır çevrede. Bu yüzden Belcim benim için çok kıymetlidir.”
Bu ay Keşanlı, Ali Destanı ile televizyonda, Kurt uf us Son Durak ivlele sincnıaclci adından söz ettiren BELCİM BİLGİN’in öncelikleri her/aman oğlu Rodin, esi Yılmaz. Ama simdi tam zamanlı anneliğe ara verme ve kamerine odaklanma vakti. Tabii evin minik beyi Rodin in izin verdiği kadar…
Kapak Hikayesi
Kim? Belcim Bilgin Nerede? Galata’dakı Georges Otel’in kış güneşiyle aydınlanan odasında. Neler oldu? Arkadaşlarının, “Ondan daha pozitif bir insana rastlamanız zor” sözünün ne kadar doğru olduğunu anladık. Genelde çekime verilen araların nedeni kahkahalardı…
“Birsele içinde coşkuyla gidiyorsan, yaptığın iş seni çok mutlu ediyorsa bence izleyici de bunu anlıyor ve ortaya harika bir iş çıkıyor.”
Onu pek çoğumuzun tanımasını sağlayan Halıda Sevgitfden sonra, kendi deyimiyle ‘bir role aşık olmayı beklediği’ için televizyonda yer almayan Belcim Bilgin, yüreğini ‘hop’ ettiren Zilha karakteriyle Keşanlı Ali Destanında televizyon kariyerine kaldığı yerden devam ediyor. Bu rolü almasında evrene yolladığı mesajların etkisi ne kadardır bilinmez ama Bilgin, ilk kez Keşanlı Ali Destanı‘nın dizi olaeağmı ve Zilha karakteri için de 16 yaşında birini aradıklarını duyunca, “Bulamayacaklar ve ben Zilha olacağım,” demiş kendine… Aslında bu rolün onun için önemi lise yıllarına dayanıyor. O dönemde okulla Liselerarası Tiyatro Yarışması’da katıldıklarında Bilgin, Zilha’yı oynuyormuş. Ve şimdilerde eski aşkına yeniden kavuşmuş gibi hissediyor kendini… Tabii yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın olması, diziyi Özen Yula’nın yazması ve rol arkadaşının da Nejat İşler olması keyfini bir kat daha artırıyor Bilginin…
İlk bölümü izler izlemez çift olarak Nejat İşlerle aralarında güzel bir çekim oluştuğu hissediliyor hemen. Evet. bu ikilinin kimyaları, izleyiciyi bir aşk yaşadıklarına inandıracak kadar tutmuş. “Nejat. Ali’yi çok iyi oynadığı için ben de onun karşısında rolümü yüksetmek için uğraşıyorum. İyi anlaşıyoruz,” diyor Bilgin.
Anlatırken heyecanı yüzüne yansıyor zaten. Gözleri parlıyor. Cam çaydanlıkta demlenen bitki çayından bir fincan koyarken, aslında bu diziyle işinin başına dönmesinin önün için önemli bir dönem noktası olduğunu söylüyor.
Son yıllarda bir televizyon projesinde yer almamasının neden-lerinden en önemlisi iki yaşına yaklaşan oğlu Rodin’i bırakmak-tan ve ev düzenini bozmaktan çekinmekmiş Bilgin’in. “Anne olmak vicdan azabı çekmek demek. Eğer bu kadar sevdiğim bir iş için evden ayrılıyor olmasaydım vicdan azabına katlanmak zor olabilirdi,” derken setten geldikten sonra ne kadar yorgun olursa olsun sabah 6’da kalkıp Rodin’le oynadığım, uyumak yerine bir-likte vakit geçirmeye çalıştığını ve üstelik bunu yaparken hiç de yorgunluk hissetmediğini keyifle anlatıyor Bilgin. Bunun nede-nini iki aşkı bir arada yaşamının getirdiği adrenalinle açıklıyor.
Bu arada bir yandan dizi devam ederken diğer yandan bu ay 6 Ocak’ta vizyona giren Kurtuluş Son Durak isimli filmde de izle-yeceğiz Bilgin’i. Pek çok seyirci Aşk Tesadüfleri Sever‘deki aşk hikayesinin yarattığı üzüntüyü daha üzerinden atamamışken yeni bir aşk hikayesi daha mı yoksa? “Hayır, bu kez daha sosyal içerikli bir film. Şiddete maruz kalan kadınları anlatıyor filmimiz,” diye başlıyor konuşmaya. Barış Pirhasan’ın oğlu Yusuf Pirhasan’ın ilk filmi olan Kurtuluş Son Durak, sürreal bir hikaye: Bir gün de kadınların sabrı taşarsa neler yaparlar? diye soruyor izleyicisine. Bir apartmanın kadınlarının hikayesi bu. Demet Akbağ, Nihal Yalçın. Ayten Soykök, Damla Sönmez filmin diğer oyuncuları. “Kadınlar filmimizi izleyip çıktıklarında, değiştiremedikleri hayatları üzerine bir kez daha düşünseler, yapamadıklarını yapmaya cesaret etseler ne güzel olur. Bu konunun biraz daha fazla konuşulmasına katkımız olsa bile yeter,” diyor.
Karşımızda ateşli bir şekilde konuşan bu güzel oyuncunun InStylela ilk kez kapak olmasının üzerinden neredeyse dört yıl geçmiş. O dönemde eşi Yılmaz Erdoğan’la yeni evliydi; Paris’ten İstanbul’a yeni taşınmış ve Hatırla Sevgili‘nin kadrosuna yeni katılmıştı… Hayatla ilgili pek çok planını anlatırken, hem mesleğini hem de ailesini ihmal etmek istemediğini söylemiş, hayata pembe gözlüklerle bakmak istediğini özellikle hissettirmişti bize. Niyeti hayatını akışına bırakmaktı. Neredeyse dört yıl sonra karşılaştığımız Bilgin, o dönemde dediği gibi işi konusunda seçici davranırken bir yandan da anne olmuş durumda. “Tek ölçüm içimin sesini dinlemek ve içindeki bulunacağım işler için kalbimin çarpması. Elbette hayalleri oluyor insanın ama seçtiği yolda ilerlemek çok önemli. O zamanki naif olamıyorum, çok daha realistim, daha olgunum. Hayallerim cihetteki var ama bu hayallerin benim hayattan zevk almamı engelleyecek şeylere dönüşmesine izin vermiyorum. Gereksiz hırsların hayatımı cehenneme çevirmesini istemiyorum,” diyor.
O bu kadar sakin ilerlemek isterken hayat önüne gerçekten iyi işleri getiriyor. Kimi gerçekleşiyor kimi ise hayallerde kalıyor. Örnek mi? Mesela çok çok istediği ve severek kabul ettiği Keşanlı Ali Destanı‘ya ‘evet’ dedikten kısa bir süre sonra ABD’den aldığı dizi teklifine, ‘Hayır,’ demek zorunda kalması… “Dört ay için ABD’ye gitmem gerekecekti, ‘Bavulunu topla gel.’ dediler. Ama nasıl gideyim Keşanlı Ali’ye başlamıştım bile. Ve Zilha’yı çok çok istemiştim. Başka teklifler de gelir diyerek geride bıraktım ABD hikayesini,” derken azıcık da utangaç bir tavır içinde.
Gelelim Rodin Bey eve geldikten sonra hayatlarının nasıl değiştiğine… “Annenin hamilelik sürecinin bebeği de etkiledi-ğini kendi gözlerimle gördüm. Ben çok sakin bir hamilelik geçir-dim. İçimde bir canlının büyüdüğünün farkında olarak, müziğe, yemeğe, spora, gezmeye, yani her şeye vakit ayırdım. Rodin de doğduğundan itibaren çok sakin bir bebek oldu. Ama onu kucağıma aldığım anda hissettiğim sorumluluk duygusuyla başa çık-mayı öğrenmek biraz zamanımı aldı.”
Kız arkadaş grubunda ilk evlenen ve ilk anne olan Bilgin, Rodin’i doğruduğu gün hastane odasında yatarken kız arkadaşlarının onu ziyarete geldikleri anı hiç unutamadığını söylüyor, “Ben yatıyorum, Rodin’de yanı başımda. İçeriye beş kız arkadaşım girdi. Cumartesi gecesiydi. Hepsi makyaj yapmış, saçlar yapılı, mini etekler üzerlerinde. Belli ki bir yerlere gidilecek, gitmeden bana hastaneye uğramışlar. ‘Belcim, çok tatlı görünüyor,’ diyorlar ama gözlerinde, ‘Ah bu şimdi ne yapacak?’ ifadesi… Öptüler ve gittiler. O anda büyük bir değişim yaşadığımı fark ettim.”
Rodin’in doğumunun ardından Bilginin Ankara’da yaşayan anne ve babası İstanbul’a taşınmış. Rodin’in dadısı doğumdan aylar önce katılmış aralarına. El birliğiyle yeni bir düzen oluşturmuşlar evde. İki yaşına gelen küçük bey, artık evin tek patronu. Yılmaz Erdoğan’ın çalışma odasının önüne bir kapı eklenmiş o yürüdükten sonra. Kalabalık bir evde büyüyeceği gerçeğine alıştırmak için ilk günden bir müzik sesiyle tanışması sağlanmış. Şimdi ne kadar ses olursa olsun uyuyabiliyor. Onunla gittikleri yaz tatilleri, hafta sonlarının her dakikası paha biçile-mez… Şarkı söylemeye bayılıyor minik adam. Tıpkı Bilgin’in dört yaşma kadar ki saçları gibi Rodin’inkiler de sapsarı. Yakın tarihte Levent’te Fransızca bir yuvaya da başlamış.
Her şey masal gibi ama bir süre için Rodin’e yem bir kardeş gelmeyecek. Çünkü şimdilerde sırada kariyerini ve kendini biraz daha şekillendirmek var gündemde. Çoktan başlamış bile. Zaten hamilelik kilolarını dert etmeyerek kısa sürede veren, harika görünen biri olarak anlatıyor bunları.
Zilha rolüne büriininenin bir de kötü etkisi olmuş ona. Alışverişten uzak durmaya başlamış Bilgin, “Normalde bir detaya ya da döneme takar dolabımı onlarla doldururum. Severim çünkü alışverişi. Ama dizi başladığından beri hep Zilha’nın kıyatetleriyleyim. Sete giderken bir jean bir kazak giyiyorum, sonra sette tüm gün Zilha’yım zaten. Alışverişe de hiç zaman kalmıyor.”
Bu yoğunluk arasında, arada bir de Monica Belluci’ye ev sahipliği yaptığı hatırlatıldığı zaman bir kahkaha atıyor. “Hayat gerçekten de çok acayip. Ben Monica Belluci’yi çok beğenirdim. İranlı yönetmen Behman Ghobadi ise uzun zamandır arkadaşım. Onun Türkiye’de Gergedanın Son Şiinm çekeceği belli olduktan sonra tüm desteğimle yürütücü yapımcılardan biri ola-rak yanındaydım. Filmin hem önünde hem arkasında çalıştım. İleride yapmayı isterim böyle bir işi de. Hem Behman hem de Monica ayrı hir tecrübeydi. Monica ile ilgili şunu anladım ki hiç-bir şe tesadüf değil. Çok zeki, entellektücl, güzel… Monica Belluci dediğimiz zaman akla gelen her şeyin hakkını veriyor.”
Gergedanın Son Şiiri‘ni yönetmeni önce Cannes’a yollamak istiyor. Ve sonrasında vizyona girmesi planlanıyor. O zaman Bilgine ufukta bir kez daha Canncs yolu görünüyor… Zaten Cannes’ın yabancısı değil. 2006 yılında Hiner SaJeem’in Sıfır Kilometre filmindeki rolüyle Cannes’a giden güzel oyuncu geçen yıl da. bu kez de Nuri Bilgenin Bir Zamanlar Anadolu filmiyle Cannes’da yanşan eşi Yılmaz Erdoğan’a eşlik etmek için bir kez daha kırmızı halıdaydı. Özellikle geçen mayıs ayındaki tec-rübeyi anlatırken sanki o anları yeniden yaşıyor. “Film çok iyiydi. İzlerken, Allahım bu filmi bir Türk yönetmen çekmiş ve üste¬lik bir de benim kocam oynuyor,’ düşünceleriyle gurur duydum. Filmi izlediğimde kalın, derin ve çok keyifli bir roman doy¬gunluğunu hissettim. Festival de haklarını verdi zaten,” diyor. Cannes 2011 macerasının en keyifli anlardan biri de son gün filmin partisinde Robert de Niro, Jude Law gibi Hollywood ünlülerinin yanlarına gelip ekibi tebrik etmesi olmuş. “Gerçek bir milli coşku yaşıyor insan. Şimdi Oscar yolcusu ola¬cak…” deyip ekliyor, “Bence şansı gerçekten çok yüksek.”
Geçen mayısta eşine eşlik ettiği için kırmızı halı için daha sade olmayı tercih eden Bilgin 2006’da gala gecesi giyeceği elbiseyi seçme aşamasında odasına modacılardan gelen kartları hatırla-yınca, keyfi iyice artıyor. Hatta seçtiği Galliano elbiseyi aynı anda bir Hollyvvood ünlüsü (adı onda saklı) istediği halde ünlü modacının ona yollaması da keyfini katmerlemiş. Daha o kadar genç ki pek çok festival daha yaşayacağı muhakkak… Şimdiden evrene yeni bir istek daha yollamak gerek… Belli mi olur?»
ONUN İÇİN NELER SÖYLEDİLER?
Çağan Irmak (yönetmen)
“Çalışması keyifli bir oyuncu. Çok pozitif ve yürekli. Kendisi hep neşeli olduğu gibi yönetmenine de moral vermeyi biliyor. Yaptığı işi sevdiği gözlerinden okunuyor.”
İrem Şentürk (arkadaşı)
“Enerjisi her türlü elektronik aleti boz-maya, yetenekleri herkesi heyecanlan-dırmaya, dostluğu onu tanıdığım 15 yıla keyifle bakmama sebep olmuştur.”
Rejin Aslı Polat (modacı)
“O kadar içten ve samimi bir kız ki! iyilik akar suratına baktığınızda. Coşkusu sizi de coşkulandırır. Bütün duyguları dolu dolu yaşar. Her zaman candandır. Böyle çok az insan vardır çevrede. Bu yüzden Belcim benim için çok kıymetlidir.”